Sepet

ŞEBNEM KALMAZ

1.⁠ ⁠Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi bu yola yönlendiren en büyük ilham kaynağı neydi?

Yazarlık serüvenim, zorlu bir çocukluk döneminde cümlelerin ve kelimelerin sihriyle tanışmamla başladı. O zaman anladım ki, sözcüklerin içinde bambaşka dünyalar saklı. Yıllar boyunca rüyalarımda kitaplar gördüm, kendimi yazarken hayal ettim. 

Küçük paragrafların içinde bile uçsuz bucaksız evrenler barındığını hissederdim. Fakat hayatın zorunlulukları uzun süre bu tutkumu ertelememe sebep oldu. Maddi olarak imkân bulduğum ilk anda yapacaklar listemin en başında yazmak vardı. Aslında yazmak, hep benimleydi.

2.⁠ ⁠Yazarlık kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?

Yazarlık kariyerim boyunca henüz büyük bir zorlukla karşılaşmadım. Çünkü aslında okuyucular, gerçek Şebnem’i daha yeni tanımaya başlıyor. Boyumdan büyük işlere kalkıştığım için başta ismimin yanında büyük statü etiketleri olmadığına dair kaygılarım oldu. ‘Acaba yargılanır mıyım?’ diye düşündüm. Ama yine de cesaret ettim ve yoluma devam ettim.

3.⁠ ⁠Yakın zamanda üzerinde çalıştığınız ya da okuyucularınızı heyecanlandıracak yeni bir projeniz var mı? Eğer varsa, ipucu verebilir misiniz?

Yakın zamanda üzerinde çalıştığım büyük bir projem var: Dünyanın Hikâyesi isimli üçleme. İlk seride, senaryo tadında kısa bir eser olan 1111 Ahidname yer aldı. Ardından ikinci kitap Milon yayıma hazırlanıyor. Şimdi de bu üçlemeyi tamamlamak üzere Zamanın Sahipleri ve Tekamül üzerinde çalışıyorum. Bu üçleme aslında ‘Dünyanın Hikâyesi’nin temellerini oluşturuyor. Okuyuculara bilgiyi farklı açılardan görüp düşünme fırsatı sunmayı, yeni bakış açıları açmayı hedefliyorum. İnşallah güzel beğeniler alır ve yolculuğum daha çok kişiye ulaşır. 

Küçük bir ipucu paragrafı ekleyebilirim;

Bilgi Çağlar boyunca aktarıldı. Ama her çağda yeniden şekillendi. 1111 şimdi sizlerle… Sembollerin kapıların ve kollektif bilincin izinde bir yolculuk. Her kapı bir başka dünyaya açılır. Sizce 1111 bir kapı mı? 1111 bir sayı değil bir çağrı siz bu kapıdan geçmeye hazır mısınız? Milonu ilk gördüğünüzde aklınıza ne gelir? Bir tılsım mı ? Yoksa bir kelime mi ? Yanıt kalbinizde… 1111 bu sorularla başlıyor.. bilginin tekamülünü konuşmak için sayfalardayız. Okuyan paylaşan herkese teşekkür ederim. Günlerce düşündüm gecelerce yazdım şimdi sıra sizde.. 

 

4.⁠ ⁠İlk kitabınızı yazarken yaşadığınız en unutulmaz anı bizimle paylaşır mısınız? O zamanlarda kendinize güveniniz nasıldı?

 İlk kitabim az yayıncılıktan Şarkı Sözleri Tadında Şiirler ile yayınlanan kitabimdi sevgili Adem Özbay beni bu konuda yüreklendirmişti sağ olsun. Onu tanımak benim için bir şanstı.
Sonraki kitabimi yani 1111- AHİDNAME’Yİ  dünyanın okumak istediğim formattaki hikayesini yazmaya karar verdiğimde aslında çok kararsızdım. Bilmediğim konular vardı ama yine de cesaret edip senaryo şeklinde yazdım ve prodüksiyon şirketlerine gönderdim. Hatta unutmuyorum, birkaç şirkete şöyle bir mesaj yazmıştım: ‘Geçmiş mitlerin ışığında, geleceği umulan mitlerin bilgisiyle bugünü işleyen bir hikâye yazdım, ilgilenir misiniz?’ Bu mailim üzerine MST Yayıncılık’tan sevgili Kenan Bey bana ulaştı. Telefonum çaldığında inanılmaz heyecanlanmıştım. O günden sonra hep yanımda oldular ve kitabımın basım süreci başladı. Benim için unutulmaz bir andı.

5.⁠ ⁠İlhamınızı en çok nereden alıyorsunuz? İlham geldiğinde bunu yazıya dökme süreciniz nasıl oluyor?

İlhamımın en büyük kaynağı ailem diyebilirim. Rahmetli babam üstün zekâlı bir insandı; küçükken bize ansiklopediler okurdu. Erkek kardeşim de keza aynı özelliklere sahip. Onların tarih, matematik, mistik ve ezoterik konulara ilgisiyle büyüdüm. Bu atmosfer beni çok etkiledi. Ben konuşmada çok iddialı değilim ama yazıya dökerken kendimi daha güçlü hissediyorum. Çünkü bilgiyle uyuyup bilgiyle uyanınca, o bilgiler size farklı bir şekilde görünür olmaya başlıyor. Ben de çoğu yazarın tarif ettiği gibi, uykuyla uyanıklık arasında bilginin bana başka bir pencereden aktığını hissediyorum. Rüyalar da doğal olarak sürecime eşlik ediyor. Kolektif bilinçten gelen bu bilgileri sezgisel bir şekilde alıyor, sonra da yazıya dönüştürüyorum. Hatta bununla ilgili senaryo tadında bir hikâye ile birlikte kaleme aldım; belki bir gün ekranlarda görmek nasip olur.

6.⁠ ⁠Kitabınızın MST Yayıncılık tarafından yayımlanma süreci nasıldı? Bu süreçte yayınevi size nasıl destek oldu?

Dünyanın hikâyesini yazmaya karar verdiğimde aslında çok kararsızdım. Yine de cesaret edip ilk kitabımı senaryo şeklinde yazdım ve prodüksiyon şirketlerine mail attım. Bu mailim üzerine MST Yayıncılık’tan sevgili Kenan Bey bana ulaştı. Bir gün telefonum çaldı ve o günden beri yanımdalar. Kitabımı basmayı teklif ettiler, yolculuğumuz böyle başladı. Daha sonra da birlikte devam ettik, inşallah bundan sonra da sürecek.