Yazarın Kaleminden: Toplumun Dönüşümünü Anlatan Bir Serüven
Yazmak, düşündüklerimizi ve yaşadıklarımızı paylaşmanın güçlü bir yoludur. Toplumda gözlemlenen değişimlere kayıtsız kalamayan yazar, “Gönül Mutfağı” adlı eserinde, bu süreci ve zorlukları anlatmak istemiştir. Kitap, sadece bireysel bir hikaye değil, aynı zamanda toplumsal sorunlara da ışık tutan bir eser olma özelliği taşır.
1. Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi bu yola yönlendiren en büyük ilham kaynağı neydi?
Yazarlık gibi bir iddiam hiç olmadı, hala da yok. Aslında işim gereği sürekli bilimsel makaleler, posterler ve özetler yazıyorum; fakat toplumun mevcut sorunlarına dair konuşabileceğimiz, derdimizi paylaşabileceğimiz bir platform ya da oluşum bulamamak beni derinden etkiledi. Özellikle son 15-20 yıl içinde Türkiye’nin içinde bulunduğu olumsuz atmosfer ve insanların geçirdiği olumsuz değişimler beni çok etkiledi. Bu durumu konuşabileceğimiz bir mecra da bulamayınca, yazmaya karar verdim. En azından gelecekte bu kitabı okuyanlar, o dönemin sürecini, yaşadığımız zorlukları ve kaybolan enerjimizi görebilecekler. Bu şekilde yazmaya karar verdim.
Okuduğum kitaplar da benim için çok büyük ilham kaynağı oldu. Özellikle Alexander Dumas ve Umberto Eco gibi yabancı yazarlardan, Ahmet Ümit ve Zülfü Livaneli gibi Türk yazarlardan büyük ilham aldım. Özellikle Zülfü Livaneli’nin kitapları, sürükleyici olmalarının yanı sıra günümüz sosyolojik sorunlarını ele alması açısından çok değerli. Ben de tıpkı Livaneli gibi kurgu ile gerçeği harmanlayarak, yaşadığımız sorunları farklı bir bakış açısıyla ele almaya çalıştım.
2. Yazarlık kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Bahsettiğim gibi, Türkiye çok değişti ve bu değişim ne yazık ki olumlu yönde olmadı. Düşüncelerinizi özgürce ifade etmek giderek zorlaştı. Çünkü söylemlerinizin karşı tarafça nasıl yorumlanacağına dair bir güvence yok. İnsanlar söylediklerinizi kendi algılarına göre şekillendirip sizi düşman ilan edebiliyor ve siz kendinizi ifade etmeye çalıştıkça, bu durum sosyal medyada linç girişimlerine dönüşebiliyor. Sonrası, gözaltı süreci… Eğer şanslıysanız, şartlı tahliye; değilseniz, hapis. Böyle bir atmosferde yazı yazmak gerçekten çok tehlikeli hale geliyor. Sanırım yazmanın karşısındaki en büyük zorluk, düşünce özgürlüğünün olmamasıydı. Kitapta bazı bölümleri çıkarmak ya da değiştirmek zorunda kaldım. Bu yüzden kitabımın yayınlanma sürecini bir süre ertelemek durumunda kaldık. Çünkü sosyal konulara girdiğinizde, mutlaka bir grup ya da birey konuya müdahil olup meseleyi romanın ötesine taşır ve siyasi bir hal alır. Bu zorluğu, cesaretimle aşmayı başardım.
3. Yakın zamanda üzerinde çalıştığınız ya da okuyucularınızı heyecanlandıracak yeni bir projeniz var mı? Eğer varsa, bu proje hakkında ipucu verebilir misiniz?
Evet, birkaç projem var. Bazıları akademik alanda olmak üzere, seri halinde akademisyenlere yönelik kitaplarım bulunuyor. “Araştırma Projesi Yazma” kitabım yakın zamanda çıktı ve büyük ilgi gördü. Makale yazma ve sunum hazırlama kitapları da şu anda hazırlık aşamasında ve çok yakın zamanda raflarda yerini alacak. Bunun dışında bir şiir kitabım ve bir deneme kitabım da basım aşamasında.
4. İlk kitabınızı yazarken yaşadığınız en unutulmaz anı bizimle paylaşır mısınız? O zamanlarda kendinize güveniniz nasıldı?
İlk kitabımı yazarken her şey çok karmaşıktı. Özellikle doğru kelimeleri bulmak, duyguları en etkili şekilde ifade etmek çok zaman alıyordu. Kendime güvenim pek yüksek değildi, ancak yazarken hissettiklerimi bir şekilde kağıda dökmek, her seferinde biraz daha kendimi ifade edebilmemi sağladı. O süreçte kararsızdım ama ilerledikçe yazmanın bana sağladığı huzuru fark ettim.
5. İlhamınızı en çok nereden alıyorsunuz? İlham geldiğinde bunu yazıya dökme süreciniz nasıl oluyor?
Başta da belirttiğim gibi, ben profesyonel bir yazar değilim. Yazmak, sadece içimde tutmak istediğim düşüncelerimi dışarıya aktarmanın bir yolu. Türküler ve şarkılar nasıl doğar, hiç düşündünüz mü? Bir derdiniz vardır, bir sıkıntı vardır ve onu haykırmak istersiniz. Şairler de tıpkı bunun gibi, içlerindeki duyguyu dizelere döker. İlham, içinde bulunduğum durumu, çevremdeki sorunları ve toplumsal problemlere duyduğum kaygıyı dert edinmemle geliyor. Bu sorunları dert edindiğimde, bir çözüm arayacağım kimseyi bulamadığımda ise yazmak tek çarem oluyor. Yazma isteği geldiğinde, içimden geldiği gibi yazıyorum, ancak ne yazık ki bu dönemde içimden geldiği gibi yazmanın tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. Bu yüzden yazdıktan sonra defalarca gözden geçirecek şekilde kendimi koruyarak mesajımı vermeye çalışıyorum.
6. Kitabınızın MST Yayıncılık tarafından yayımlanma süreci nasıldı? Bu süreçte yayın evi size nasıl destek oldu?
Kitap yayınlama sürecim oldukça hızlı bir şekilde ilerledi. Maalesef yayıncılarla detaylı görüşmeler yapmak için yeterli zamanım yoktu. Bu sebeple, bir yayınevi bularak süreci hızlandırmayı istedim. Sosyal medya aracılığıyla MST Yayıncılık ile iletişime geçtim ve onlar da benimle hemen iletişime geçtiler. Süreci hızlıca başlattık.
MST Yayıncılık, başından itibaren büyük bir destek sundu. Kapak tasarımı ve kitabımın editörlüğü konusunda çok yardımcı oldular. Kitabın kapağını, çok değerli bir tasarımcı olan Faruk Aktaş Bey ile birlikte tasarladık ve gerçekten çok memnun kaldım. MST Yayıncılık, ikinci baskı için de büyük bir özveriyle çalışıyor. Bu nedenle ikinci baskının çok daha sorunsuz bir şekilde raflarda yerini alacağına inanıyorum.
Başta MST Yayıncılık olmak üzere, emeği geçen herkese içten teşekkürlerimi sunarım.