“Yazmak, kelimelerle nefes almak gibi bir yaşam biçimidir,” diyen Melike Asat, edebiyat dünyasına adım atarken hayal gücü ve iç dünyasının zenginliğini cümlelerine yansıtmış, kendini ifade etmenin en güçlü yolunu yazmakta bulmuş bir yazar. Kütüphanede başlayan serüveni, çocukların dünyasına dokunan sıcak hikayelerle devam ederken, hayatını ve duygularını derin bir samimiyetle okuyucularına sunmaktan asla çekinmeyen bir kalem ustası olarak karşımıza çıkıyor. Onun ilham dolu hikayesi, yazıya ve hayata dair derin bir içsel yolculuğun izdüşümlerini barındırıyor.
- Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi bu yola yönlendiren en büyük ilham kaynağı neydi?
Kendimi bildim bileli hep yazıyorum. Yazmak benim için nefes almakla eşdeğer. Büyük bir kütüphanenin içine doğdum diyebiliriz. Bizim evde büyük bir kütüphane vardı ve ilk oyuncağım kitaplardı. Onlardan yollar, evler yapardım, kütüphanede oyuncağım olan sayısız kitabın içinde çizdiğim resimler var hatta geçen gün Tolstoy’un “Kreutzer Sonat” kitabının boş bulduğum yerlerinde kendimce harfler yazdığım, resimler yaptığım sayfalarına rastladım yine. Hal böyle olunca bu oyunların beni sürüklediği yer dört buçuk yaşında okumayı ve yazmayı öğrenmek oldu. Oyuncaklarım artık hayallerimde yer alan dünyama dönüştü böylece. Ama pek bir şey değişmedi hala yolum ve evim onlar.
- Yazarlık kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Kesinlikle yayın süreci çok zorlayıcı oluyor. Sebebi buna karar vermenin zorluğu. Yoldan geçenleri ön bahçenden geçerek arka bahçene davet etmek kolay bir karar değil. Hayatla kurduğun bağların kelimelere döküldüğü anları başkalarıyla paylaşmanın mahremiyeti bambaşka. Cümlelerin artık sizin değil de başkasına ait olmasına karar vermek demek bu. İlk kitabınız çıktıktan sonrası kolay oluyor. Mesele o ilk anı aşmakta. Kendimizden başka engelimiz yok hayatta, onu aştıktan sonrası daha kolay oluyor. Eğer yazdıklarını yayın sürecine alma konusunda kararsızlık yaşayanlar varsa o şansı kendilerine vermekte gecikmesinler isterim.
- Yakın zamanda üzerinde çalıştığınız ya da okuyucularınızı heyecanlandıracak yeni bir projeniz var mı? Eğer varsa, bu proje hakkında ipucu verebilir misiniz?
Hayatım yazmakla geçiyor. Şu sıralar Didem Madak’la ilgili bir dergiye inceleme yazısı hazırlıyorum. Aktif olarak https://yenizihinselnotlar.blogspot.com adresinde “yeni zihinsel notlar” dediğim aforizma-deneme yazıları paylaşıyorum. Blogumun resimleriyle birlikte kitap olmasını istediğimi fark ettim, 2025 basım planlarım içinde bu proje de var. Çocuk kitabı olarak ise Tilki’nin Kabuğu kitabını Mst yayınları ile çalışırken bir seri planlamıştık. Değerler Eğitimi Serisi. Tilki’nin Kabuğu bu serinin ilk kitabı. Okul Öncesi Kitaplığı-Özsaygı teması ile yayımlandı. Özdeğer, hoşgörü, saygı, sevgi, arkadaşlık, yardımseverlik temaları üzerinden ilerleyip beş kitaplık bir seri basacağız. O seriye ait hoşgörü ve arkadaşlık temasını çalıştığım ikinci kitabım da 2025 yılının ilk yayını olacak. Heyecanlıyım.
- İlk kitabınızı yazarken yaşadığınız en unutulmaz anı bizimle paylaşır mısınız? O zamanlarda kendinize güveniniz nasıldı?
Yazıyor olmakla “yazar” olarak bir yayınla isminizi bir kitabın üzerinde görmek çok başka duygular. Kağıtla ve kalemle başbaşa kaldığınızda sadece siz ve akan sözcükler oluyor. Sonra başkaları giriyor araya. Sizin ve yazdıklarınız başka zihinlerde yer edinme telaşına girdiğinde bambaşka bir dünya aralanıyor. Buna karar vermek ciddi özgüven istiyor. Belki de ilk kitabımın özsaygı temasında hayat bulmasını istemem kendime de bir destek oluşturmak içindi. Yoksa benim de her yazar gibi yazılmış fakat word dosyasından öte hayat bulamamış birçok dosyam mevcut. Tilki’nin Kabuğu da onlardan biriydi. İlk yayınımın sınıf öğretmeni olmamam sebebi ile de çocuk edebiyatına ait bir ürün olması yönünde bir düşüm vardı. Öyle de oldu. Tilki’nin Kabuğu ile birçok kitap fuarı, söyleşi ve imza gününe katıldık. Çocukların sırtında kabuğu olan bir tilkiye olan ilgileri ve yaptığımız sohbetler eğlenceli ve yaratıcı oluyor. Hayal gücünü zorlamayı seviyor olmamın çocuklarda yarattığı “aynı kafadayız” rahatlığı beni en mutlu eden onlarda da merak uyandıran bir enerji halini aldı. Okullarda düzenlenen tüm yazar günleri ya da fuarlardaki imza günleri kısaca minik okuyucularımla buluştuğum her an ayrı eşsiz ve unutulmaz sohbetlerle dolu.
- İlhamınızı en çok nereden alıyorsunuz? İlham geldiğinde bunu yazıya dökme süreciniz nasıl oluyor?
Yazmanın kendine has büyülerinden biri kelimelerin hiç beklemediğin anda çıkagelmesidir. Yoksa günlerce masa başında bekleyerek yazılmamıştır hiçbir kitap. Yazmak hep vardır, yazmasanız da vardır. Edip Cansever’ in dediği gibi “Şiirlerime güzel dedikleri zaman ilgilenmiyorum. İlgilendiğim tek şey: Yazar olmama tanıklık yapmaları. Yani sen “yazmaksın” demeleri. O zaman kendim için düşündüklerim yanlış değilmiş diyorum.” diyor. Tam olarak bu “ben yazmakım” diyorsanız, her yazarın içindeki sancıyı hem anlıyor hem de anlatabiliyorsunuz demektir. Yazmak gelince nerde olursanız olun o hayat bulmaya karar vermiştir demektir ve siz kahve siparişinizi beklerken en yakınınızda bulduğunuz bir peçeteye yazmaya başladığınız bir cümle, çok sonraları hayat bulacak kitabınızın altı en çok çizilen cümlesi olabilir. Günlük çantalarım küçük defterlerle dolu. İçi yazılmış karlanmış sayfalarla dolu. “Yazmadan yaşayamamanın” defterleri diyorum ben onlara. Hava kabarcıklarım onlar.
- Kitabınızın MST Yayıncılık tarafından yayımlanma süreci nasıldı? Bu süreçte yayın evi size nasıl destek oldu?*
Kitabımı yayınlayacak bir yayınevi arayışındaydım. Oldukça da kararsızdım. İletişim çok önemli edebiyat işlerinde, çünkü yayınevinizin içinize sinen bir çalışmayı size sunacağı konusunda endişelerinizin olmaması gerekiyor. Mst yayınlarıyla iletişime geçtim. Serkan bey sağ olsun üç yıldır ne zaman kitabımla ilgili bir şey sorsam istesem her an iletişim halinde kalabildiğimiz işini seven ve özenle yapan biri. Mst yayınlarının da gelişimini güven içinde sağlayan biri. İş böyle olunca hiçbir problemle karşılaşmadan istediklerimi bire bir hayata geçirdiler. İllüstrasyon çalışmaları çocuk edebiyatı için olmazsa olmazlardandır. Yazarken kafanızda canlandırdığınız karakterin görüntü olarak da hayat bulması her çocuk kitabı yazarının hayalidir. Burada sizin için kritik olan şeylerin en az sizin kadar önemsendiğini hissetmek ve bu yönde bir çalışma ortaya koymak bir yayınevinden isteyeceğiniz en önemli şeydir. Bu konuda her an yanımda olan, hassasiyetlerimi önemseyen yayınevime çok teşekkür ediyorum. Mst yayınları sadece yayın sürecinde değil her an iletişimde kalabildiğim güvenli bir alandır benim için.İçi yazılmış, karalanmış sayfalarla dolu.