“Kübra Koçoğlu, yazarlık serüvenine küçük yaşlarda başladığı şiirlerle adım atmış ve zamanla tarihin derinliklerine inmeyi tercih etmiş bir yazardır. Osmanlı’nın tarihini ve hikayelerini kendi hayal dünyasıyla harmanlayarak, okurlarıyla güçlü bağlar kurmayı başaran Koçoğlu, yazarlık yolunda her adımda cesaretini pekiştirerek yoluna devam etmektedir.”
1. Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi bu yola yönlendiren en büyük ilham kaynağı neydi?
Yazarlık serüvenim, küçük yaşlarda yazdığım bir şiirin Altın Çocuk isimli bir dergide yayımlanmasıyla başladı. Annem bu konuda en büyük destekçim oldu. Ancak yazarlık yolculuğum yalnızca şiirle sınırlı kalmadı. Tarihe, özellikle Osmanlı dönemine olan derin ilgim bu yolculuğun temel taşlarını oluşturdu. Her zaman tarihteki olayları değiştirmeyi, yeniden yorumlamayı ve kendi hayal dünyama uyarlamayı çok severdim. Bir gün televizyonda Osmanlı ile ilgili bir dizi izlerken hissettiğim hayal kırıklığı beni bu yola itti. Osmanlı’yı daha doğru ve derinlemesine anlatmam gerektiğini düşündüm. İşte bu his, yazarlık serüvenimin kıvılcımı oldu.
Başlangıçta cesaret edemediğim için yazılarımı kendi adımla bile paylaşamıyordum. Wattpad’de 5 bin okuyucuya ulaştığımda hala anonim bir şekilde yazıyordum. Ancak okurlardan aldığım olumlu geri dönüşler, özgüvenimi artırdı ve yazılarımı bir kitap haline getirme kararı aldım.
2. Yazarlık kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Yazarlık yolculuğunda en büyük zorluklardan biri, yazar tıkanıklığıydı. Bu, elinize kalem almayı bile istemediğiniz, tamamen kilitlendiğiniz bir süreç. Ancak bunu sürekli yazmaya çalışarak ve ilham geldiği anda ne zaman olursa olsun yazıya dökerek aşmayı başardım. İlham gecenin bir yarısında, hatta sabaha karşı saat üçte bile gelebiliyor. Böyle zamanlarda uykudan uyanıp yazmaya başladım. Bu zorluğu aşarken, yazmaktan aldığım keyif ve hayal ettiğim hikayelerin bir gün dizi ya da film olacağına dair inancım hep motive edici oldu.
3. Yakın zamanda üzerinde çalıştığınız ya da okuyucularınızı heyecanlandıracak yeni bir projeniz var mı? Eğer varsa, bu proje hakkında ipucu verebilir misiniz?
Zoraki Sultan kitabım iki ciltten oluşuyor ve inşallah ikinci cildi de okuyucularla buluşturmayı planlıyorum. Bunun dışında üç farklı projem üzerinde çalışıyorum:
1. Bir Roman: Okuyucuların kendi hayatlarından birer parça bulabilecekleri, derin bir bağ kurabilecekleri muhteşem bir hikaye.
2. Akran Zorbalığı Projesi: Akran zorbalığı maalesef 7 yaşlara kadar indi. 10 yaşındaki çocukların intihar haberlerini duymak beni derinden etkiledi. Bunun önüne geçmek adına bir proje hazırlığındayım.
3. Sürpriz Bir Proje: Şimdilik detaylarını paylaşmak istemiyorum ama eğer gerçekleşirse her yerde ses getireceğinden eminim.
4. İlk kitabınızı yazarken yaşadığınız en unutulmaz anı bizimle paylaşır mısınız? O zamanlarda kendinize güveniniz nasıldı?
Kendime güvenim hep yüksekti, ancak kendi ismimle yazılarımı paylaşmaya çekiniyordum. Eleştirilmekten korkuyordum. Wattpad’de ilk yazdığım günü asla unutmam. Binlerce kişi hikayemi okumaya başladı ve her gün “Yeni bölüm ne zaman gelecek?” diye soruyorlardı. Bu, beni inanılmaz motive etti. Onlar benim ilk okuyucularımdı ve beni tanımadan bile desteklediler.
Bir gün hikayeye kaptırmış şekilde yazıyordum, tam iki gün boyunca uykusuz kalmışım ama sadece bir gece geçmiş gibi hissediyordum. Annemin beni arayıp saati söylemesiyle günlerin nasıl geçtiğini fark ettim. Yazarken, özellikle Zoraki Sultan kitabındaki Yavuz ve Zeynep’in imkansız aşkını adeta yaşayarak kaleme aldım. Her karaktere bir kişilik, bir kimlik kazandırıyorum ve bu süreci büyük bir keyifle yürütüyorum.
5. İlhamınızı en çok nereden alıyorsunuz? İlham geldiğinde bunu yazıya dökme süreciniz nasıl oluyor?
Hayatın kendisi benim için en büyük ilham kaynağı. İnsanların hikayeleri, acıları ve yaşanmışlıkları bana yazacak malzeme sunuyor. Özellikle acı, insanı en çok etkileyen duygu. Çünkü insanlar güzel sözleri kolayca unutabilir, ama acı dolu anlar ve kırıcı sözler hafızalarda yer eder.
Etrafımdaki her şeyi gözlemlerim, hatta çevremdekiler beni aşırı derecede detaycı ve gözlemci biri olarak tanımlar. İlham geldiğinde hemen notlar alır ve en uygun zamanda bu notları hikayelerime aktarırım. Doğumdan ölüme kadar hayatın her anında ilham saklıdır, önemli olan bunu görebilmektir.
6. Kitabınızın MST Yayıncılık tarafından yayımlanma süreci nasıldı? Bu süreçte yayın evi size nasıl destek oldu?
MST Yayıncılık ile çalışmak benim için oldukça değerli bir deneyimdi. Yayın evi ekibi, her aşamada bana büyük destek sundu ve çözüm odaklı yaklaşımlarıyla sürecin her yönüyle ilgilendiler. Süreç boyunca bazı teknik aksaklıklar yaşadık, ancak her durumda karşılıklı anlayış içerisinde çözüm üreterek ilerledik. MST Yayıncılık, benim ilk yayınevim olduğu için her zaman özel kalacak. Bu süreçte gösterdikleri sabır, destek ve profesyonellik için kendilerine teşekkür ediyorum. Gelecekte daha büyük başarılara imza atacaklarına olan inancım tamdır.