fbpx
Sepet

İSMAİL GÖKHAN AKÇAY

Yazarlık Serüveniniz Nasıl Başladı? Sizi Bu Yola Yönlendiren En Büyük İlham Kaynağı Neydi?

Yazmaya olan ilgim ilkokul yıllarımda başladı. Dördüncü sınıfta, sarı sayfalı bir deftere “Yürekte Kan Damlaları” adında bir roman yazmaya çalışmıştım. Bugün gülümseyerek hatırladığım bu deneme, çocuksu bir özentiydi. Ortaokul ve lise yıllarımda kompozisyon derslerinde başarılıydım ve yazılarım yerel bir gazetede yayınlanıyordu.

 

Lise dönemimde, öğretmenlerimin kurduğu tiyatro kulübüne katıldım ve bazı oyunlarda rol aldım. Bu ilgi, 1973 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümüne girdikten sonra da devam etti. Üniversite bünyesinde ilk tiyatro grubunu kurduk ve 33 şehirde turneler yaptık. 1974’te “Eksik Hürriyet” adlı ilk tek perdelik tiyatro oyunumu yazdım ve sahneledik. Ardından “Nefret” ve “Hüküm” adlı üç perdelik oyunlarım geldi. Bu eserlerimizle ülke genelinde 40’tan fazla il ve ilçeye turneler düzenledik.Üniversiteden mezun olduktan sonra kendi işimi kurdum ve yoğun iş temposu nedeniyle yazmaya ara verdim. Yıllar sonra, 2020’de tekrar yazmaya döndüm ve “Kızıl Martı” adlı tiyatro oyunumu yazdım. Hemen ardından, “Benim Adım Ahad – Türkmen Olmanın Bedeli” adlı romanıma başladım ve 2024 sonunda tamamladım.

Yazarlık Kariyeriniz Boyunca Karşılaştığınız En Büyük Zorluk Neydi ve Bunu Nasıl Aştınız?

Türkiye’de yazarlık ne yazık ki bir meslek olarak görülmüyor, daha çok bir hobi olarak algılanıyor. Meşhur değilseniz, yazarak geçinmek oldukça zor. Üstelik, yazdığınız bir eseri yayına sunduğunuzda, çoğu insan okumak için değil, sırf evinde bulundurmak için imzalanmış bir kopya istiyor. Oysa bir kitabın maliyeti var ve bu gerçek genellikle göz ardı ediliyor.

Bütün bu zorluklara rağmen, yazmaya olan tutkumu kaybetmedim ve eserlerimi oluşturmaya devam ettim.

Yakın Zamanda Üzerinde Çalıştığınız veya Okuyucularınızı Heyecanlandıracak Yeni Bir Projeniz Var mı?

Evet, var! “Benim Adım Ahad – Türkmen Olmanın Bedeli” kitabımın ikinci cildi üzerinde çalışıyorum. Bu cildin bir yıl içinde tamamlanmasını ve ilk kitapla birlikte hikayeyi sona erdirmesini planlıyorum.

İlk Kitabınızı Yazarken Yaşadığınız En Unutulmaz Anıyı Bizimle Paylaşar mısınız?

İlk eserim “Nefret” adlı tiyatro oyunuydu. Yazarken kendime olan güvenim vardı ama tereddütlerim de yok değildi. Ancak Ankara’da 1.000 kişilik bir salonda bir hafta boyunca kapalı gişe oynandıktan sonra, bu işi başarabileceğime tam anlamıyla inandım.

İlhamınızı En Çok Nereden Alıyorsunuz? Yazma Sücreciniz Nasıl İşliyor?

Ben ilhamın gelmesini bekleyen bir yazar değilim. Mühendislik disiplininden geldiğim için yazma sücrecimi bir plan dahilinde yürütürüm. Öncelikle, konunun ana hatlarını planlar, sonra iskeletini oluşturur ve bölümleri yerleştiririm. Ardından yazma sücrecine başlarım. Gündüzleri sesli ortamlarda yazamam; akşam 21.00 civarında bilgisayarımın başına geçerim, son yazdıklarımı okur ve yazmaya devam ederim.

Kitabınızın MST Yayıncılık Tarafından Yayımlanma Sücreci Nasıldı?

“Benim Adım Ahad – Türkmen Olmanın Bedeli” romanımı bitirdikten sonra, aralarında Türkiye’nin en tanınmış yayınevlerinin de olduğu on farklı yayıneviyle görüştüm. Bazı yayınevlerinin üsten bakan tavrı beni rahatsız etti.

Bu süreçte MST Yayıncılık ile tanıştım ve ilgileri, samimi yaklaşımları beni etkiledi. Kendilerine güvendim ve başka bir yayınevine teklif göndermiş olmama rağmen MST ile çalışmayı tercih ettim. Söz verdiğimiz zamanda kitabı yayına aldılar ve beklediğimden daha profesyonel bir iş çıkardılar.

Yayınevi ve yazar, etle tırnak gibidir. Karşılıklı güven oluştuğunda, başarılı bir yayın süreci ortaya çıkar. MST Yayıncılık’a duyduğum güven, her geçen gün daha da artıyor.