
- Yazarlık serüveniniz nasıl başladı? Sizi bu yola yönlendiren en büyük ilham kaynağı neydi?
Ortaokul yıllarımda, Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Şiir Denizi kitabıyla başlayan bir yolculuğum oldu. Türkçe öğretmenimin masasının üzerinde duran bu kitabı elime aldığımda, içindeki duygulu mısralar beni derinden etkiledi. O an, içimde de yazabilecek bir şeylerin olduğunu fark ettim.
O günden sonra hislerimi, arkadaşlarımın duygularını dinleyerek onların da hislerine tercüman olacak satırlar yazmaya başladım. İlham kaynağım her zaman Ümit Yaşar Oğuzcan oldu; yıllardır onun çizgisinde ilerleyerek yazma serüvenimi sürdürdüm.
2. Yazarlık kariyeriniz boyunca karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?
Aslında yeni başlayan birçok yazar gibi benim de ortak bir noktada buluştuğum şey çevremden gelen tepkiler oldu. İlk başlarda sıkça “şiir mi yazıyorsun?”, “şair mi olacaksın?”, “yazdın da ne oldu?” tarzı yorumlar duydum. Bunlar başlangıçta kırıcı olsa da, zamanla beni daha da motive etti diyebilirim. Özellikle kitabım yayımlandığında insanlardan gelen olumlu geri dönüşler, bu olumsuz sesleri daha kolay göz ardı etmemi sağladı. Bununla birlikte içimde hep bir endişe vardı: “Acaba kitabımı beğenecekler mi, beğenmeyecekler mi?” diye düşünüyordum. Daha önce bir platformda şiirlerimi paylaşmıştım ve orada okuma oranlarının yüksek olması, insanlara dokunduğumu görmek bana özgüven kazandırdı. Kitap yayımlama sürecine gelince, MST Yayınları ile tanışmadan önce birçok yayıneviyle görüştüm; kimileri olumsuz yanıt verdi, kimileri de tabiri caizse umut tacirliği yaptı. En sonunda sizinle yollarımız kesişti ve bu yayınevi karmaşasından kurtularak gerçekten güvenilir bir yayıneviyle çalışmanın rahatlığını yaşadım. Hep zorlukları konuştuk fakat bana bu süreçte çok fazla destek veren Emre, Hasan ve Hüseyin’e çok teşekkür ediyorum.
3. Yakın zamanda üzerinde çalıştığınız ya da okuyucularınızı heyecanlandıracak yeni bir projeniz var mı? Eğer varsa, bu proje hakkında ipucu verebilir misiniz?
Yaklaşık iki yıldır roman yazıyorum ve şu anda biri polisiye, diğeri psikoloji üzerine iki farklı roman üzerinde çalışıyorum. İkisini aynı anda yürütmek gerçekten zor ve oldukça fazla emek gerektiriyor. Polisiye türündeki eserimin sonunun okurlarda büyük bir merak uyandıracağını ve onları şaşırtacağını düşünüyorum. Psikoloji romanımda ise henüz sonu netleşmiş değil. Roman yazmanın, şiir yazmaya kıyasla bambaşka bir disiplin istediğini bu süreçte daha iyi anladım. Bu kitaplarımdan da güzel geri dönüşler almayı umuyorum. Bunların dışında mektup-şiir tarzında bir dosyam daha var; yayımladığım Kayıp Kelimeler adlı eserimden sonra onu da inşallah sizlerle birlikte hayata geçirmeyi planlıyorum.
4. İlk kitabınızı yazarken yaşadığınız en unutulmaz anı bizimle paylaşır mısınız? O zamanlarda kendinize güveniniz nasıldı?
Bahsettiğim gibi, bir platformda üç şiirimi paylaştım ve aldığım geri dönüşler beni son derece mutlu etti. Okuyucularımdan sık sık “Ne zaman yeni bir şiir paylaşacaksın?”, “Artık yeni şiirler gelsin” gibi yorumlar alıyordum ve bu ilgi beni gerçekten çok sevindiriyordu. İnsanların şiirlerimde kendilerinden bir parça bulması ve bunu yüzlerce kişiden aynı anda görmek, bana büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Aslında bu da yaşadığım duyguların evrenselliğinin bir kanıtıydı.
5. İlhamınızı en çok nereden alıyorsunuz? İlham geldiğinde bunu yazıya dökme süreciniz nasıl oluyor?
İlhamımı tek bir yerden değil, aslında birçok farklı kaynaktan alıyorum demek daha doğru olur. Bazen etkisinde kaldığım bir şarkı, bazen bir sohbet sırasında duyduğum kelimeler bana esin verebiliyor. Sokakta yürürken gördüğüm bir çocuk ya da bir kedinin gözlerindeki ifade bile yeni mısralara kapı aralayabiliyor. Bunların yanı sıra, ilk soruda da bahsettiğim gibi Ümit Yaşar Oğuzcan’ın şiirleri duygularımı her zaman beslemiştir; kendisini rahmetle anıyorum.
İlham geldiği anda onu kaçırmamak için mutlaka not defterime ya da telefonuma yazarım; şu an bile orada yüzlerce mısra beni bekliyor, var olmak için sıralarını bekliyorlar. Kısacası, içinde duygu barındıran her şey benim için bir ilham kaynağı olabilir.
6. Kitabınızın MST Yayıncılık tarafından yayımlanma süreci nasıldı? Bu süreçte yayın evi size nasıl destek oldu?
Birçok yayıneviyle görüşmelerim oldu ancak hiçbirinden beklediğim verimi ve ilgiyi alamadım, bu yüzden de geleceğe dair net bir umut göremedim. Fakat dosyamı MST Yayınları’na gönderdiğimde aldığım olumlu dönüş ve yapılan yorumlar benim için çok kıymetliydi. O anda kararımı verdim ve bu yayıneviyle işbirliği yapmak istedim. Belirlenen tarihte kitabım elime ulaştı, kapak tasarımından editör düzenlemelerine kadar ne istediysem dikkate alındığını gördüm. Gerçekten gelecek vaat eden bir yayınevi.